Çiviye, kesere, kerpetene benzer çıkıntılarıyla bu ismi alan Dülger balığı vaktiyle Finike’de korkunç bir deniz canavarıymış. Bir Finikeli denize düşmeye görsün keser, biçer, parçalarmış. Akdeniz’in en gözü pek korsanı bile Dülger balığını duyunca bembeyaz kesilirmiş. Günlerden bir gün İsa deniz kenarında gezinirken korkuyla kaçan balıkçılar görmüş ve denize doğru yürümüş. Dülger balığını tutup sudan çıkarmış, iki elinin başparmağı arasında sımsıkı tutup kulağına bir şeyler söylemiş. O günden beri Dülger balığı, denizlerin uysal zavallı bir yaratığı olmuş. Vaktiyle açlık sefalet korku saçtığı Akdeniz’de sakin bir deniz, Finikelilere de huzurlu bir hayat bırakmış.
Sait faik Abasıyanık’ın anlattığı bu mitolojik hikayeye göre Dülger balığının bıraktığı huzurlu ortam hala sürüyor olmalı ki, Finike; insanları, nüfusu, ekonomik ve sosyal hayatı hiç değişmeyen sakin bir tatil kasabası olarak yaşayıp gidiyor.
Fenikeliler tarafından M.Ö. 5 yüzyılda kurulan Finike, uzun süre Likya’nın başkenti Limyra’nın tarım ürünleri ihraç ettiği bir liman görevi üstelenmiş. Ülkemizde ve dünyada portakal diyarı olarak bilinen Finike’ye yolunuz düşerse durağanlığın ve yaşamın uyumlu bir şeklide nasıl devam ettiğine tanık olabilirsiniz.
Finike – Demre karayolunun kıvrımlarında yer alan Andrea Doria (Radyafor), Gökliman ve Çağıllı koyları sürekli devreden kaynak suyu sayesinde temizliği ve pırıl pırıl görüntüsüyle göz kamaştırıyor.
Finike ilçe merkezine 3 kilometre mesafede bulunan hiçbir tesisin olmadığı Andrea Doria koyu, kıyısında zeytin ağaçları bozulmamış doğası ile sakin sularında serinleme imkanı sunuyor. Andrea Doria’dan sonra gelen Gökliman, antik dönemde liman olarak kullanılmış bir koy. Yarımada üzerinde Likya dönemine ait kalıntılar da bulunan koyun cam gibi suyu ve beyaz çakılları harika bir manzara oluşturuyor. Finike Belediyesi’ne ait tesis bulunan koyda yiyecek içecek gibi ihtiyaçlar karşılanabiliyor.
Gökliman’dan sonra gelen Çağıllı koyu ise şehre uzak olduğu için daha çok yoldan geçenlerin mola verdiği bir koy. Sakinliğiyle dikkat çeken koy bembeyaz kıyısı, turkuvaz denizi ve etrafındaki doğa görüntüsü ile bütünsel bir güzelliğe sahip.
Finike’nin berrak huzur dolu koylarında serinledikten sonra zamanınız varsa küçük bir şehir keşfi yapabilirsiniz. Gövdesi badanalı küçük portakal limon ağaçlarının sıralandığı caddelerde yürüdükten sonra yol illaki Liman’a çıkacaktır. Sırtınızda cüsseli dağlar hemen önünüzde çarşaf gibi deniz ile bu küçük sahil kasabasının ruhunu yaşayacaksınız. Deniz ve yosun kokusu esen Balıkçılar Kahvesi’nde oturup yılların dondurmacısı Hasan Usta’dan meşhur yanık dondurma yiyebilirsiniz. Finike ile denizi ayıran ip gibi yürüyüş yolunda yürüdükten sonda manav pazarından yöresel ürünler alışverişi yapabilir, acıktıysanız küçük esnaf lokantalarında şiş piyazın lezzetine varabilirsiniz.
Son dönemlerde mermer şirketlerinin şehrin doğal tarihi tahribatı haberleriyle gündeme gelen ve biraz huzuru kaçan Finike, konaklama alışveriş ve yeme içme açısından oldukça uygun bir yer. Yaz ve kış dönemi nüfusunda pek değişiklik olmayan Finike’yi sadece yazın değil serin bahar aylarında da ziyaret edebilirsiniz.
Antalya’ya 110 kilometre uzaklıkta olan Finike’ye, Antalya Otogarından her 15 dakikada bir kalkan otobüslerle ulaşabilir, sahilinde ve şehir merkezindeki küçük ucuz pansiyonlarda konaklayabilirsiniz.
Finike'yi görmek ve keşfetmek için karayolu ile Türkiye'nin her yerinden Finike Otobüs Bileti alarak Finike'ye ulaşabilirsiniz.